gebzede yikilan binanin ardindaki soru isaretleri RPDcpYeM.jpg
Toygun ATİLLA
Gebze’deki bina henüz çökmüş, daha enkazın altında kimler var yok bile bilinmiyordu. Olay çok sıcaktı. O sıcak dakikalarda ajanslar Gebze Belediye Başkanı’na dayandırdıkları bir bilgiyi servis ediyorlardı. “Bina metro inşaatından dolayı çökmüş olabilir”
Bu haberler çıkar çıkmaz Metro inşaatını yapan şirketin sahibi Metin Güneş’i aradım. Morali son derece bozuktu. Acı haberi ailesi ile birlikte olduğu yurt dışı seyahatinde almıştı. “Tüm ekibi seferber ettim. İnceliyoruz. Ben de Türkiye’ye dönüyorum” dedi.
YILLARDIR TANIDIĞIM BİR İSİM
Metin Güneş’i uzun yıllardır tanırım. Geçtiğimiz günlerde de kendisi ile ilgili kaleme aldığım bir yazımda kendisi ile ahbaplığımızın geçmişini anlatmıştım. Metin Güneş’i belki tanıyanalar büyük şantiyeleri ile aldığı ihalelerle tanır ama ben kendisini hayvanlara olan sevgisi, çevreye olan duyarlılığı, insana olan saygısıyla tanırım. Hatta kendisi ile dostluğumuzun ana omurgasını da benim de iflah olmaz bir doğa düşkünü olmam oluşturur.
ASLA O BİNA METRODAN DOLAYI YIKILMADI
Gebze’deki acı veren olayın ardından 24 saat geçmişti. Metin Güneş’i tekrar aradım. İlk uçak ile yurt dışından dönmüş. İlk iş Gebze’ye gitmiş. Metro inşaatının olduğu bölgeye gitmiş ve 40 metre yerin altına inerek incelemelere bizzat katılmıştı. Heyecanlı bir şekilde bana bunları anlatıyordu ki, sözü dolandırmadan sordum:
“Metin Bey… Bu bina sizin yaptığınız metro inşaatı yüzünden mi çöktü?” Cevabı netti, sessiz ama sarsıcı bir kararlılıkla söyledi: “Asla. O bina bizim yaptığımız metro yüzünden yıkılmadı. Bu konuda vicdanım kadar, yaptığımız mühendisliğimiz de rahat.”
TEK BİR İŞÇİ TEK BİR KAZI MAKİNESİ YOKTU
Ardından bana uzun uzun anlattı.
2018’de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı Gebze-Darıca Metro projesi, Türkiye’nin en kapsamlı kent içi hatlarından biriymiş. Tünellerin tamamı 20 metre derinlikte, sağlam kaya tabakasının içinde açılmış. Kazılar 2022’de bitmiş, nihai tünel kaplamaları 18 ay önce tamamlanmış. Yani o bina çöktüğünde yerin 20 metre altındaki tünelde tek bir işçi, tek bir kazı makinesi yokmuş. Metro hattı tamamlanalı iki yıl olmuş.

Binanın çökmeden önceki fotoğrafı
İLK İNCELEME RAPORLARI
Bu telefon görüşmesinden sonra olayı bir de Gebze’de inceledim. Yetkililerin yaptığı ilk incelemelere ait tespitlere ulaştım. O tespitler Metin Güneş’in bana söylediklerini doğrular nitelikteydi. İlk incelemeler sonundaki tespitlerde, Tünellerin, yüzeyden 20 metre derinde, sağlam kaya içinde olduğu, yüzeydeki 5 metrelik tabaka ise kontrolsüz dolgu ve nebatî toprak olduğu belirtiliyordu. Tespitlerde çöken binanın, bu dolgu üzerine yapılmış yüzeysel temelli bir yapı olduğunun da altı çiziliyordu. Ancak en önemli tespit, metro kazılarında ve sonrasında yapılan geoteknik ölçümlere hiçbir deformasyon görülmediği belirtiliyordu. Bu raporlar elbette nihai raporlar değil, henüz ilk incelemedeki veriler. Gerçek, elbette ki soruşturmanın sonucunda ortaya çıkacak.

Binanın çöktükten sonraki fotoğrafı
ÖFKE, YORGUNLUK, KIRGINLIK
Sonrasında Metin Güneş’i tekrar aradım.
Bu kez ses tonu farklıydı.
Belki öfke, belki yorgunluk, belki de derin bir kırgınlık vardı ses tonunda. “Toygun Bey, inan çok üzgünüm. 4 can gitti. Daha enkazın altında insanlar varken hedef gösterildik. Artık herkes suçlu arıyor. Lütfen biz bu kültürü değiştirelim. Her olayda bir kurban seçmeyelim.”
Bir süre sessizlik oldu telefonda. Sonra ekledi: “Biz kıyma makinesinde öğütülen insanlardan olmak istemiyoruz”

Metin Güneş
TELEFONU KAPATTIKTAN SONRA YAPTIĞIM ÖZ ELEŞTİRİ
Metin Güneş ile telefonu kapadıktan sonra kendimle baş başa kaldığımda düşündüm. Hatta kendi adıma bir öz eleştiri de yaptım. Kendime sordum: “Sen Metin Güneş’i yakından tanımasaydın, bu olaya bu kadar hassasiyetle üzerine düşüp araştırıp, kendisine de sorar mıydın?”
Maalesef kendi kendime sorduğum soruda kendime verdiğim yanıtlar beni üzdü. Hem kendim adıma hem mesleğim adına üzüldüm.
Eğer ben bizzat Metin Güneş’i tanımasam, onun insana, doğaya ve hayvanlara olan sevgisini bilmesem söylentilere ta en başından inanıp, bu binanın metro inşaatı yüzünden çökmüş olabileceğine direk inanabilirdim.
İnanmak istediğim şey o gün neyse…
Sonra İz İletişim’in patronu Nedim Özkan ile geçen hafta maden ve madenciler üzerine yaptığım tartışmayı anımsadım. Nasıl da her şeyle ilgili peşin kanaat içindeydim.
Kendimle çeliştiğimi fark ettim. Bir gazeteci için “Ya öyleyse veya öyle değilse” sorularının ne derece kıymetli olduğunu bir kez daha anımsadım.
Bugün ben herkesin aksine “Ya öyle değilse?” sorusunu sordum.
Hepimize düşen ise soruşturmanın en başında “Siyasi görüşlerimize, hayata bakışımıza göre suçlular yaratıp, onları idam etmek yeni mağdurlardan başka topluma hiçbir şey kazandırmaz. Hepimize özellikle de gazetecilere düşen sağduyu içinde soğukkanlılığımızı kaybetmeden araştırmak, sorgulamak ve gerçeğe ulaşmak olmalı. Peşinen suçlu veya peşinen suçsuz kabul etmek gerçeği örselemek ve karartmanın ötesine geçmez.
patronlardunyasi.com