Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Arif Topal, Müdür Yardımcısı Bahattin Çelik ve psikososyal destek ekibi, asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depreminin yıl dönümünde kurumdan destek alan depremzede aileleri ziyaret etti. Ailelerle sohbet eden Topal, ziyaretleri sırasında ailelerin ihtiyaçlarını da sorduklarını belirtti.
“CANIMIZ SAĞ, ONA ŞÜKREDİYORUZ”
Deprem sonrası Malatya’dan Yozgat’a gelen şehit yakını Merih Turan, 6 Şubat 2023 tarihinde Malatya’da olduğunu söyledi. Gece yarısı başlayan depremden korkuyla uyandıklarını dile getiren Turan, “Korku ile uyandığımız için bir şey yapamadık, kendimizi koruma altına alamadık. Depremde evimizin birçok yeri hasar aldı. Öğle arasında görev yerimize gittik eşimle birlikte, o arada yeniden bir deprem daha oldu. Benim evim ağır hasarlıydı, daha sonra da yıkıldı. Eşyalarımızın bir kısmını alabildik. Canımız sağ, ona şükrediyoruz’’ dedi.
“KARDEŞİM VE ONUN EŞİ İLE PAYLAŞTIK, BİR BAYAT EKMEĞİ YEDİK”
Malatya’da 6 katlı evinde uyurken depreme yakalanan Kıbrıs gazisi Mehmet Turan, Malatya’da saat 04.17’de deprem olduğunu belirtti. Deprem anında sallandıklarını ve hemen apar topar üzerlerini giyerek dışarı çıktıklarını dile getiren Turan, “Aşağıda kar vardı, aşırı soğuk vardı. Perişanlık diz boyuydu. Bir yere sığındık, öğlen 12’den sonra yeniden büyük bir deprem oldu. Bu daha yıkıcıydı. Evimiz yıkılmadı ama sonradan yıkıldı. Yakınlarımızdan ölen olmadı. 10 Şubat’ta Yozgat’a geldik. Kızım Yozgat’taydı buraya geldik, 1 ay polis evinde kaldık’’ diye konuştu.
Eşi Zahide Turan ise gece kendisinin uykudan uyandığını, nasıl evden çıktığını hatırlamadığını dile getirdi. Turan, “Uykudaydım. Çok fena oldum. O çatı nasıl sallanıyor. Ben kalkıp üstümü bile bulamadım. Nasıl kalktım, nasıl çorabımı giydim, nasıl aşağıya indim hatırlamıyorum. Aynı o günü yaşıyorum şu anda. Allah hiç kimseye göstermesin’’ dedi.
Deprem sonrasında 3 gün aç susuz sandalyede oturduklarını anlatan Turan, suların çamur aktığını, yüzlerini bile yıkayamadıklarını belirtirken gözyaşlarına hakim olamadı. Turan, “Kocam benden gizli eve çıkmış, benim haberim olsa ben bırakmazdım. Orada garsonlara söylemiş, ‘Ben eve gidiyorum. Bir daha deprem olursa’ diye. Evde bayat ekmek vardı, onu almış getirmiş. Kardeşim, kardeşimin eşi ile bölüştük bayat ekmeği yedik. Şimdi gardolabın yanına gidemiyorum, üstüme düşer diye korkuyorum” şeklinde konuştu.
“O GÜNLER HİÇ UNUTULMUYOR”
Deprem günü Malatya’da olan Zeliha Uçar, “Deprem olduğunda evdeydik. Sallandık, geçer diye bekledik geçmedi. Kızım ile birlikte kalıyorduk. Deprem oluyor kızım dedim ama geçer birazdan dedim. Geçmeyince sesler geldi, montlarımızı aldık çıktık dışarı. Baktık ki bütün apartman ayaklanmış. Ayağımızda terlik falan yoktu. Karın içerisinde bekledik çok fazla. Sarsıntı durdu alttaki komşuya sığındık. Sabaha kadar bekledik, sabah eve çıktık. Yeniden öğlen saatlerinde deprem oldu. O günler hiç unutulmuyor’’ diye konuştu.
“ŞÜKÜRLER OLSUN 5 ÇOCUĞUMU DA MÜCADELEYLE HEPSİNİ BİR ARAYA TOPLAYIP DIŞARI ÇIKARMAYI BAŞARDIM’’
Asrın felaketinde 5 çocuğu ile birlikte Osmaniye’deki evlerinde bulunan Gülşen Avcı, 6 Şubat depreminde evlerinin kolonlarının zarar gördüğünü, 5 çocuğu ile birlikte evde olduğunu belirtti. Avcı şunları söyledi:
“Çok şükür sağ salim çocuklarımı dışarıya çıkarabildim. Bir müddet çadırda yaşadık. Yiyecek içecek o zaman sıkıntıydı ama tırlarla gelen yardımlarla ayakta durmaya çalıştık. Deprem anında benim küçük kızım uyanıktı, onunla uğraşıyordum. Büyük kızımın da uyku problemi var salona gitti, küçük kızım da onun yanına gitti. Ablasına ‘Niye sallıyorsun?’ koltuğu diye sordu, o da ‘Ben sallamıyorum’ deyince deprem olduğunu anlayıp yanlarına gittiğimde her birimiz bir tarafa savrulduk. Ama şükürler olsun mücadeleyle hepsini bir araya toplayıp dışarı çıkarmayı başardım’’ dedi.
“O PANİKLE BEN NASIL ÇIKTIĞIMI BİLMİYORUM. İNSAN ÇOCUĞUNU UNUTUR MU?’’
Malatya’da meydana gelen depremde bir çocuğu enkaz altında kalan Azra Yücel, ilk depremde evlerinin yıkılmadığını ancak ikinci depremde sığınmak için gittikleri evin yıkıldığını ve çocuğunun enkaz altında kaldığını anlattı. Yıkılan evin iki katlı olduğunu ve çocuğunun enkaz altından çok kısa sürede çıkarıldığını belirten Yücel, deprem anını şöyle anlattı:
“Çok şükür yakınlarımda bir kaybım yok ama komşularımdan çok kayıplar var. Yaşadığım binanın bitişiğindeki binada sadece 150 kişi hayatını kaybetti. Kızımın ilk başlarda panik atakları vardı. Psikiyatriye götürdüm, gelişim geriliği var. 8 yaşında ama 16 kilo. 18’e çıkıyor, tekrar düşüyor. Yeme ile değil de psikolojik olarak korkuları var. Dün mesela rüzgarda çok korktu yine mi deprem olacak diye. Atlatamadı, ben de atlatamadım. Kapı sesinde halen deprem olacağını zannediyoruz. Deprem durana kadar bekledim, kızlarımı yanıma aldım. Durduktan sonra indik. Biz indiğimizde sokakta birkaç bina yıkılmıştı. Malatya’da ilk depremde çok yıkım olmadı, ancak ikinci depremde çok yıkım oldu. Gündüz olan depremde biz başka bir eve geçmiştik. İlk evimin yıkıldığını ben haberlerde gördüm. İkinci gittiğim ev de yıkıldı. Deprem anında evdeydik. O panikle ben nasıl çıktığımı bilmiyorum. İnsan çocuğunu unutur mu? Elimde bardak ile ben dışarı koştum, büyük kızımın arkamdan geldiğini gördüm. Küçük kızım annemin yanındaydı, o çıkarır diye düşündüm. O da çıkarmadan çıkmış, sonra ben fenalık geçirdim. Gözümü açtığımda çocuğumu kucaklarında enkaz altından çıkarıyorlardı. Depremden sonra bizi ilk Antalya’ya gönderdiler. Bize 15 gün süre verdiler, süremiz dolunca boşaltmamız gerekiyordu. Oradan tekrar Malatya’ya döndüm, orada da çadır bulamadım. Daha sonra buraya gönderildik. Burada bir eve yerleştirildik’’ şeklinde konuştu.
More Stories
‘Martı Tag’ sürücüsünü darp eden taksicilere 22’şer yıl istendi
Hüzünlü yıl dönümü… 6 Şubat’ı unutmadık unutturmayacağız!
Muharrem İnce: Deprem vergilerini toplayanlar, bu büyük sorumluluğu sadece yerel yönetimlere yükleyemez